Dolar : Alış : 32.4551 / Satış : 32.5136
Euro : Alış : 34.6559 / Satış : 34.7183
HAVA DURUMU
hava durumu

bursa

- Hoşgeldiniz - Sitemizde 19 Kategoride 3251 İçerik Bulunuyor.

SON DAKİKA

Doğakırıcılık Yeni Türkiye’nin Yatırım İdeolojisi Oldu

14 Temmuz 2018 - kez okunmuş
Ana Sayfa » Haberler»Doğakırıcılık Yeni Türkiye’nin Yatırım İdeolojisi Oldu
Doğakırıcılık Yeni Türkiye’nin Yatırım İdeolojisi Oldu

Antalya’da bunaltıcı yaz sıcaklarının hüküm sürdüğü günler yaşanıyor. Kent halkının ve turistlerin denizle buluştuğu ünlü Konyaaltı sahili Büyükşehir Belediyesi’nin uyguladığı proje ile yeniden düzenlendi. Kimi yerde kıyı alanlarının daraltılarak betonlaştırıldığı sahilin Antalya Müzesi ile Boğaçayı arsında kalan kısmı (yaklaşık 6,5 km), 8 yıllığına 8,5 milyon lira kira ile Hülya Koçyiğit’in damadının da ortak olduğu ortak girişim grubuna verilmişti.

 

 

KONYAALTI SAHİLİNDE TRAFİK ÇİLESİ

Sahil yoluna ulaşan en önemli kavşak olan Antalyaspor Kavşağı (Migros Kavşağı) da Konyaaltı Projesine paralel olarak yeniden düzenlendi. 100 Yıl Bulvarı’ndan gelen araçlar geçmişte alt geçide girmeden doğrudan Gazi Mustafa Kemal Bulvarına geçebilirken, yeni düzenleme ile trafik Konyaaltı Sahil projesinin uygulandığı alana yönlendiriliyor. Proje kapsamında daraltılan sahil yolunun trafik akışı felç olduğu gibi zorunlu olarak bu alana girmek durumunda kalan araçların sürücüleri bunaltıcı sıcaklarda tıkanan yolda sinir harbi yaşıyor.

(Önceki ve sonraki haliyle Antalyaspor Kavşağı):

 

BELEDİYE BAŞKANINA GÖRE DÜNYANIN EN GÜZEL PROJESİ

Bir uçtan bir uca granit ve betona boğulan Türkiye’nin en güzel kent sahili, salt rant uğruna kalan son doğal dokusundan koparılmış, ışık kirliliği ve boğucu alan kullanımı yüzünden adeta nefes alınamaz hale gelmiş. Öte yandan Büyükşehir Belediyesi de sahile koyduğu ring servisi ile ücretsiz ‘müşteri’ taşıma uygulaması başlattı. Şehrin trafiğini rahatlatmak yerine daha da karmaşık hale getirerek vatandaşın yaşamını zorlaştıran bir uygulamayı ‘Dünyanın en güzel sahil projesi’ diye savunan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, 26 Mayıs’ta katıldığı yerel bir tv kanalında şunları dile getirmişti:

‘SOUTH BEACH DEDİĞİNİZ ADETA BAKIMSIZ ORMAN’

“Ben dünyanın en güzel sahillerini bizzat gittim gördüm. Miami sahillerini, South Becah’i biliyorum, Cannes’i biliyorum, Nice’i, Cort De Azur’u, Yunan sahillerini, Dubai’yi biliyorum. Böyle bir sahil projesi hiç birinde yok. Cannes dediğiniz yerde; beton bir kaldırım, hurma ağaçları, sağ tarafında boş plaj. Dubai zaten suni. Miami South Beach; küçücük bir yürüyüş yoludur, 10 binler orada sabah sporu yapar. Doğal peyzajın dışında hiç bir şey yoktur. Adeta bir bakımsız orman niteliğindedir ama ‘South Beach’ dediğinizde güya dünyanın en güzel plajı. Gelsinler buraları şimdi görsünler.”

(Belediye Başkanı Türel’in ‘bakımsız orman’ diye nitelediği Miami’deki South Beach’te betonlaşmadan korunabilmiş son doğal alan):

AKP’li Türel South Beach’deki ormanlık alanı doğal ve bakımsız buldu.jpgSouth Beach Miami.jpg

ANADOLU’NUN 10 BİN YILLIK KENT KÜLTÜRÜ TUZ BUZ OLDU

Türel’in ve siyaset cambazlığına soyunan benzeri idarecilerin “ben yaptım oldu” mantığı ile uygulamaya koydukları projelere bakışları adeta ‘doğal olana düşmanlık’ mahiyetinde. South Beach’de onca betonlaşmanın arasında kalan bir parça doğal ormanı, “bakımsız orman” diye nitelendirirken, doğal peyzaja karşı takındığı küçümseyici tavır ve söylem, doğasıyla ve tarihiyle dünyanın en güzel kentlerinden biri olan Antalya için adeta bir kabustur.

Bu Anadolu’nun dili değildir. Bu dil, görgüsüzlüğün ve ‘çimento sevici’, türedi Müteahhit zihniyetinin Anadolu’nun 10 bin yılda biriktirdiği kent kültürünü son 30 yılda tuz-buz eden şımarıklığıdır.

 

 

Konyaaltı sahili.jpg(Konyaaltı Sahili inşat sırasında)

 

BUNUN ADI DOĞA KIRICILIK

Bunun adı doğa kırıcılıktır. Asıl korkunç olan ise doğa kırıcılığın adeta bir yatırım ideolojisi gibi Yeni Türkiye’nin hakim anlayışına dönüşüyor olması. Betonsuz bir kumsal, inşaatsız bir toprak demirsiz bir orman, camsız bir kanyon, villasız bir sahil, büfesiz bir plaj, granitsiz bir meydan bırakmamaya yemin etmiş gibiler.

Bin yılda nice yağmalar, nice savaşlar görmüş, nice acılardan geçmiş ancak her defasında asmasına, elmasına, zeytinine, keçisine, koyununa, buğdayına nohuduna tutunarak ayakta kalmayı başarmış koca bir coğrafyayı 2071’e demirden ve betondan bir iskelet olarak teslim etmeye adeta ant içmiş gibiler.

 

 

ANADOLU’NUN YAPRAĞI YAŞAM BİLEN BİLGELERİ NEREYE GİTTİ

Tek bir yaprağın bile ‘yaşam’ olduğu bilincine erişmiş olan Anadolu coğrafyasının o bilge insanları hiç mi karışmadı bu topraklara. Hiç mi nefesleri sinmedi Torosların dağına taşına. Hiç suretleri karışmadı mı onca buluta, suya. Yerin verdiği çimeni kuzuya, kuzunun yününü abaya, abanın direncini obaya, obanın töresini devlete verip dağı taşı hiç mi yurt kılmadılar. İki kuşak sonrasına bırakılabilecek dokunulmamış bir kumsal, beton dökülmemiş bir dere, yağmalanmamış bir orman, parçalanmamış bir dağ bırakabilecek miyiz?

KAYNAK : https://gazeteciyazaryusufyavuzblog.wordpress.com/2018/07/14/dogakiricilik-yeni-turkiyenin-yatirim-ideolojisi-oldu/

BÜLENT ÖZGEN-HABER MERKEZİ

 

Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz

YORUMLAR

İlgili Terimler :
TemaFabrika