Dolar : Alış : 32.5096 / Satış : 32.5682
Euro : Alış : 34.6254 / Satış : 34.6878
HAVA DURUMU
hava durumu

bursa

- Hoşgeldiniz - Sitemizde 19 Kategoride 3251 İçerik Bulunuyor.

SON DAKİKA

Kılıçdaroğlu’ndan Çarpıcı Açıklamalar

05 Aralık 2017 - kez okunmuş
Ana Sayfa » Haberler»Kılıçdaroğlu’ndan Çarpıcı Açıklamalar
Kılıçdaroğlu’ndan Çarpıcı Açıklamalar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Reza Zarrab’la ilgili MİT’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 18 Nisan 2013 tarihinde bir dosya verdiğini ve bu dosyada Zarrab’ın casus olduğu bilgisinin yer aldığını iddia etti. Kılıçdaroğlu, Zarrab’a devletle ilgili sırların dönemin hükümeti ve bakanları tarafından verildiğini de öne sürdü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Kadın Kolları Genel Başkanlığı tarafından Ankara Spor Salonu’nda düzenlenen “Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması”nda konuştu.

Bugün burada Cumhuriyet tarihimizin en önemli toplandılarından birini yapıyoruz. Ankara’dan bütün dünyaya bütün kadınlara sesleniyoruz. Siyasette daha fazla olunuz. Gücünüzü gösterin ki haksızlık, hukuksuzluk yaratanlar kaçacak delik arasınlar. Bugün Deniz Baykal’ı Almanya’ya yolcu ettik bütün dualarımız Deniz Baykal’la. Gönlü burada. 68 kuşağından çok sayıda gencimiz bugün Filistin topraklarında yatmaktadırlar. Kudüs üzerinde kimse oyun oynamasın. 1934’de kadınlar seçme ve seçilme hakkına sahip olurken Fransa 1944’de verdi, İtalya 1945’de verdi, Yunanistan 1954 yılında verdi. İsviçre 37 yıl sonra verdi. Bu Mustafa Kemal Atatürk’ün kadın erkek eşitliğine ne kadar önem verdiğini gösteren en temel kurallardan biridir. Çünkü Atatürk şunu çok iyi biliyordu; erkekler cephede savaşırken erkeklere top mermisi sırtında götüren kadınlardı, o kadınlara şükran borçluydu.

İlk genel başkanlığımdan sonra yüzde 33 cinsiyet kotası getirdik, yüzde 10 gençlik kotası getirdik. Yeter mi? Hayır. Bunun parlamentoda siyasi partiler yasasına girmesi lazım. Partilerin bunu kabul etmesi lazım. Ben bütün kadınların önünde söz veriyorum; yüzde 33 cinsiyet kotasını içeren siyasi partiler yasasını TBMM’ye sununuz. Bütün kadınlardan isteğim; biz bunu Genel Kurul’a indirdiğimizde kadınlara haber vereceğiz; kim evet diyor, kim kadınların daha az siyasette yer almasını istiyor izleyin. Madem ki kadınlar hak istiyorlar, madem ki kadınlar eşitlik istiyorlar, madem ki kadınlar çalışmak istiyorlar bütün bunların tamamını sağlayan bir parti var, o da CHP’dir. Gelin CHP’ye.

Açlıktan bebeği ölen anneler, Konya Ereğli’de 40 günlük Ayaz bebek hayatını kaybetti, annesi sabah kalktı bebeğini emzirmek istedi baktı çocuğu hayatını kaybetmiş. Tek odalı, camları kırık bir evde kalıyordu. Soğuktu ve bebeğini kaybetti. Bu annenin dramını Man Adası’nda şirket kuranlar anlayamaz. Kübra bebek 2.5 yaşındaydı hayatını kaybetti. Emine Akçay’ın hikayesi; 15 Mart 2012. Adana’da oturuyordu, yoksuldu, çocukları vardır. Raporda şöyle geçer; Akçay cebindeki son parayı aldı, oduncuya gitti. Oduncu bu paraya odun olmaz dedi, Akçay’ın ısrarı üzerine odun verdi, para almadı. Ama odunlar yağmurda ıslandığı için sobayı yakamadı. Emine Akçay çocuklarının üşüdüğünü görünce saç kurutma makinesini çalıştırıp çocuklarına verdi ve sonra içerideki odaya geçip kendisini astı. Bu söylediğim orta çağda olan bir olay değil. Bu söylediğim hak hukuk arayanların çığlığıdır. Bu söylediğim Man Adası’nda şirket kuranların dramı değildir.  Siz bu düzene evet diyorsanız ben isyan ediyorum. Ben Bülent Ecevit’in, Atatürk’ün felsefesinden geliyorum. Ben diyorum ki; ne ezen, ne ezilen insanca bir düzen diyorum. Siz sadece kendinizi ve yandaşlarınızı düşünürseniz bu insanca bir düzen olmaz. Biz buna karşı hep beraber mücadele edeceğiz. Bütün kadınlar, musluğu açarken 5 çeşit vergi ödüyorsunuz, ekmek alırken vergi ödüyorsunuz, çocuğunuza gofret alırken vergi ödüyorsunuz, ne alırsanız vergi ödüyorsunuz ama birileri vergi ödememek için her türlü tezgahı kuruyor. Emine Akçay odun almak için vergi öder, Man Adası’nda şirket kuranlar vergi ödememek için her türlü sahtekarlığı yapar. Ben bunun hesabını sormayacak mıyım? Durumu iyi olan pırlanta alır vergi yoktur, elmas alır vergi yoktur. Ama bir de 12 saat direksiyon kamyon şoförünü düşünün, vergi ödüyor. Dünyanın en pahalı mazotunu satıyorlar. Her türlü vergiyi senin sırtından alıyorlar. Ama bu beyler vergi ödememek için her türlü numarayı yapıyorlar. Neymiş millilermiş, yerlililermiş… Sen ne millisin ne yerlisin. Sen ancak gayrimillisin. Bunun hesabını soracaksın; 2019’da soracaksın. Biz 2019’da kadın hareketiyle bunları sandığa gömeceğiz.

Soruma hala cevap almadım; 1 sterlinlik şirkete 15 milyon dolar neden gider? Sen vergi kaçırmak için her şeyi yapacaksın, fakir fukaranın kefen bezinden bile vergi alacaksın. Bu ülkede vicdanları ayağa kaldırıncaya kadar konuşacağım. Hala belgeler sahte diyorlar, ee diyorum komisyon kuralım. Komisyon kurmuyorsun çünkü sahte olmadığını en iyi sen biliyorsun. Ben bunu sonuna kadar takip edeceğim. Bu bir şirket ticaretiymiş, bu şirket hangi şirket, bunun ortakları kimler, bu transferler neden yapıldı? Cevap yok. Sermayesi ne? Cevap yok. Sıdkı Ayan kimdir? Cevap yok. Soruyorum; sevgili Erdoğan sen bilmiyorsan ben sana söyleyeyim; oğluna, damadına, dünürüne sor. Bilirler. Ben biliyorum. Bir soru soruyorum; Sevgili Erdoğan doktoru yanına al; enişten Ziya İlgen’in Man Adası’nda şirketi var mı? Enişte, Man Adası’nda niye şirket kursun? Bunları bilecek ve soracağız.

Şimdi aklıevvel bir AK Parti Milletvekili açıklama yapmış; Kılıçdaroğlu’nun evi aranmalı ve belgelere el konulmalı. Sanıyorlar ki ben korkuyorum. Ben sayın Külünk’ü eşiyle beraber davet ediyorum; buyrun gelsinler. Evimiz mütevazi bir ev eşiyle beraber gelsinler, istediği kitabı da alabilir. Ama bir şeyden emin olsun ama emin olsun benim evimde ayakkabı kutusu yok. Bu vesile ile AK Partili kardeşlerime seslenmek isterim; daha belgeyi görmeden sahte ilan ettiler. Ya bir görün kardeşim. Ben eski maliyeciyim, mal nasıl götürülür ben çok iyi bilirim. Sahtekarlığı bilirim. Senin 2002’de oy verdiğin Erdoğan, 2017’deki Erdoğan mıdır? Keçiören’de mütevazi bir apartmanda kaldı, milletvekili lojmanlarını sattı. 2017’deki Erdoğan kimdir? Kibrine teslim olan, ağzına gelen her şeyi söyleyen, servete oynayan bir Erdoğan var. Sevgili AK Partili kardeşim bu gerçekleri vicdanında sorgula. Ben sana saygı gösteriyorum ama senin de sorgulama zamanın geldi artık. Bir ülkede adalet olmazsa olmaz, devlet adaletle yönetilir. Devlet kinle yönetilmez. Yalanla yönetilmez. Halka hesap soranların adı diktatördür.

Şimdi de kafayı iş adamlarına taktılar. Buradan sesleniyorum diyor; bunların hiçbirine çıkış izni asla vermemelisiniz. Yani iş adamlarını yurt dışına çıkarmamalısınız çünkü bunlar vatan haini diyor. E biz de o yüzden sana iyi gözle bakmıyoruz. İş adamına niye dışarı gidiyorsun diyorsun, kendi akrabalarına sorsana. İş adamına sana göstereceğim diyorsun, hani eskiden bunlar Türkiye’ye geliyordu. Şimdi Türkiye’den kaçıyorlar. Çünkü hiçbirisinin can ve mal güvenliği yok. Tek adam rejiminin Türkiye’yi getirdiği nokta budur. Sen hukukun üstünlüğünü sağlamazsan dikiş tutmaz. Ben sana bu ülkeyi seven sade bir yurttaş olarak sesleniyorum; vekilleri bırakacaksın, gazetecileri serbest bırakacaksın, Nuriye Semih’i işlerine iade edeceksin, akademisyenleri iade edeceksin.

Sanıyor ki bağırdıkça biz susacağız. Sen ne kadar bağırırsan bağır bizi susturamazsın. Millet faizci Erdoğan diyor, çünkü en çok parayı tefecilere ödedi. 15 yılda sadece yurt dışında ödediği faiz 145 milyar dolar. IMF’den borç almadık, doğrudur ama gittin tefeciden borç aldın. Sen bu kadar parayı tefeciye ödedin. Dolayısıyla enflasyonu da kontrol edemiyor. Bunlardan keyifli bir adam var, Bekir Bozdağ. Karanlık güçler benim istifamı istiyormuş. Karanlık güçler ve siz Kılıçdaroğlu’nu nasıl yok edebiliriz projesi hazırlıyor. İstediğinizi yapın Kılıçdaroğlu bu milletin hakkını savunacak.

Suriyeliler için 30 milyar harcadık diyorsun. Vallahi de billahi de harcamadınız. Hala soruyorum Erdoğan… 9.5 milyar harcamışsın Suriyeliler için geriye kalan parayı kimin için harcadın? Bu 30 milyar dolarla bütün Suriyelilere ev yapılırdı, 25 milyar dolar da artardı.

Hayırsever iş adamı Rıza Sarraf’a gelelim. Dün hayırseverdi, devletin protokolünde yer alıyordu. Rıza Sarraf en önde oturuyordu. Havuz medyası bunu televizyona çıkardılar, arkasına Türk bayrağını çıkardılar. Bir sahtekarın arkasına Türk bayrağı koyan havuz medyasını kınıyorum. A haberi kınıyorum. Bir de tweet atıyorlar Rıza Sarraf’a şeref madalyası takalım diyorlar, buyrun takın. Sen bir vatan hainisin. Sen bir rüşvetçiye Türk bayrağını fon olarak kullandırtırsan vatan hainisin demektir. Bununla yetinmediler. Bir rüşvetçinin üzerinde bakanlar diz çöktü, plaket verdiler. İtiraz edildi. Meclis’te komisyon kuruldu. AK Parti’nin vekilleri rüşvet alan bakanları akladılar.

Rıza Sarraf’ın yurt dışı çıkış yasağını da kaldırdınız. Bu nasıl Rıza Sarraf sevgisidir. ABD’de gözaltına alındı, bunlarda bir telaş. Başbakan gitti lütfen verin dediler, Adalet Bakanı gitti, Dışişleri Bakanı gitti, ya verin. Vermiyor adam. Şu Amerikalıların da yaptığı zulüm. Sonra şeref madalyası takılacak kişiyi ABD hapse attılar. Nota verdik, iki sefer. Şimdi AK Partili kardeşlerimin vicdanlarına sesleniyorum; bir rüşvetçi için iki kez nota veren hükümet Kuzey Irak’ta askerlerin başına çuval geçildiğinde bir nota bile vermedi. Rıza Sarraf devletin sırlarını parayla alan birisidir. 11 Ekim 2013 Rıza Sarraf’la dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler telefonda konuşurlar. Sarraf ‘MİT beni takip ediyor, durdursunlar’ diye soruyor. Güler şöyle söylüyor: ‘Abiciğim, sen o konuda rahat ol. Böyle bir şey varsa senin önüne ben yatarım ya.’ Bu kişi parayla bakanı satın alıyor, bakanı. Rıza bülbül gibi ötünce casus oldu, hain oldu. Ama düne kadar hayırseverdi hani? Ne istediyse verdiniz Sarraf’a. Her şeyi para karşılığında yaptınız. Rıza’nın casus olduğunu ben daha önce söylemiştim. Şimdi savcılık harekete geçti. Ben sordum; Sarraf’a devletin sırlarını kim verdi? 18 Nisan 2013 tarihinde dönemin Başbakanı Erdoğan’ın önüne bir bilgi notu bırakılır. Konusu Rıza Sarraf’tır. MİT 3 sayfalık bilgi notu bırakır; yapılan tüm sahtekarlıklar anlatılır. İran’a yönelik ambargoya rağmen Sarraf’ın yakın gelecekte ABD’de yasaklı kişiler listesine dahil edilebileceği, Güler ve Çağlayan ilişkisinin ortaya çıkması üzerine hükümet aleyhine kullanabileceği yazıyor. MİT söylüyor. 18 Nisan’da söylüyor. Şimdi ben Erdoğan’a söylüyorum; bu sahtekarın yaptığı dolandırıcılık senin önüne konuldu. Sen ne yaptın? Sen bu dosyayı kapattın.

Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz

YORUMLAR

İlgili Terimler :
TemaFabrika